Türkçe 2. Dönem Türkçe TEOG Denemesi (36)

1.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük terim anlamlı değildir?

A)Romanın konusu son derece ilginçti.

B)Türkçede sekiz ünlü harf vardır.

C)Baraja çarpan top kaleye girdi.

D)Sol anahtarını bir türlü çizemiyorum.

Şair olarak başarımı — borçluyum çünkü ne kadar çok sözcükten kurtulursam şiire o kadar çok yaklaştığımı düşünürüm hep.

2.Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) sahip olduklarıma değil, vazgeçtiklerime

B) aynı metni eklemelerle zenginleştirmeme

C) aldığım notlardan yararlanmama

D) hayal gücümün zenginliğine

Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.

3.Bu parçada geçen “kendi gibi kalmak istemek” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sahip olduğu özellikleri koruma çabası içinde olmak

B) Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çabalamak

C) Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak

D) En iyi biçimde tanıtılmayı istemek

1769’da Nicholas Cugnot adında bir Fransız askeri tarafından karada yol alan ilk mekanik taşıt yapılıncaya kadar kara taşımacılığı; katır, at gibi hayvanlar tarafından çekilen arabalarla sağlanıyordu.

4.Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Karada yol alan ilk mekanik taşıt askerî amaçlarla üretilmiştir.

B) Mekanik taşıtlar, hayvan taşımacılığını sona erdirmiştir.

C) Hayvan gücüyle çekilen kara araçları çok uzun süre kullanılmıştır.

D) Mekanik taşıtlar, XVIII. yüzyılda yalnızca Fransa’da kullanılmıştır.

Klasik eserleri okumaya en çok, kendi yazdıklarımı tekrar ettiğimi hissettiğim zamanlarda ihtiyaç duyarım.

5.Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?

A) Kimi eserlerin her dönemde okunurluğunu sürdürdüğü bilinir.

B) Bir yazarın, okuduklarından etkilenmeden yazması mümkün değildir.

C) Her eser, başka metinlerden alınan parçalarla renklenen bir tablodur.

D) Çağını aşmış eserleri okuma, yaratıcılığı besleyen bir etkinliktir.

Düş, doğanın veya yaşamın değil, bütünüyle insan beyninin yarattığı en harika eserlerden biridir. Tutarlı tutarsız davranışlarla, evrende rastlanmayan konularla, akılları durduran görüntü ve serüvenlerle bezenmiştir. Zihinde oluşan bir dünyadır ve dokunamaz, avucunuza alamazsınız. Bu hakiki düşün yanında uyanık gözle ve kafayla görülenler, düşlenenler de var. Katı gerçeklerin ve koşulların sıkboğaz ettiği günlerde sığındığımız, dört elle sarıldığımız renkli, bizleri rahatlatan, avutan, uyuşturan düşler yararlı ve güzeldir.

6.Bu parçada, düşle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir? 
A) Zihnin en güzel ürünlerinden biri olmasına
B) İnsanın zor zamanlardaki sığınağı olmasına
C) İnsanı oyalayan bir nitelik taşımasına
D) Anlamının kişiden kişiye değişmesine

…. Aynı zamanda roman, deneme, şiir ve makale de okur. Yabancı ülkelerdeki okurlarla bizim okurlarımız arasında bir benzerlik vardır. “Okuyucu, her şeyi okur.” Bütün türlerin izleyicisi, seçicisi, yaşatıcısıdır o. Ve özel olarak bir öykü okuru yetiştirilmemiştir. Ayrıca, yetiştirilebilir mi bilmiyorum. Bunu tartışmak gerek.

7.Düşüncenin akışına göre bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Öykü okuru, yerli ve yabancı ayrımı yapmaz.
B) Öykü okuyucusu benim öykülerime yabancı değildir.
C) Bizim okurumuz sadece öykü okuyan bir okur değildir.
D) Her öykücü kendi okurunu yetiştirir.

Ben, toplumsal ve bireysel yaşamlarımızdaki durumları, yaşamın gürültü patırtısını, uğultusunu, bulanık ve duru akışlarını atılgan, okuru allak bullak eden, hop oturtup hop kaldırtan bir dille anlatmayı görev edinmiş biriyim. Bu nedenle çevreme baktığımda beni izleyebilen ya da yaşamın bereketini öyküleştirmek amacıyla benim kadar didinen bir kimseyi göremiyorum. Bu yüzden bana yakın hiç kimse yoktur bizde; ama dünyada benim yakınlarında olmak istediğim yazarlar çoktur. Bunların en başlarında da Dostoyevski gelir.

8.Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen sanatçıyla ilgili bir özellik değildir?

A) Dinamik ve çarpıcı bir üslupla yazmayı ilke edinme
B) Değerinin zamanla anlaşılacağını düşünme
C) Başarılı yabancı yazarlara imrenme
D) Öykülerinde yaşamdan değişik kesitler sunma

İnsan, doğduğu saatten öleceği saate kadar severek, kavga ederek, cephelerde çarpışarak, hastalanarak yaşar. Yaşadıkları, o istese de istemese de varlığındaki derin kuyularda birikir. Birikenleri bir sonuca varmak amacıyla sıraladığında da “yaşam tarihi”nin belirdiğini görür. Bu insanlardan biri, yüreğinden yükselen fokurtularla, bu fokurtuları değerlendiren bir yeteneğin itmesiyle yazarlığa soyunursa, kuyularında birikenlere ve başkalarının biriktirdiğine uzanmak durumundadır.

9.Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsan düşüncesi, doğumla ölüm arasında değişebilen bir özellik taşır.
B) Bir sanatçının yapıtlarında anlattığı şeylerin kaynağı, yaşadıklarından çok, kendi yaratma gücüdür.
C) Yaşamın zenginleşmesi, yüzyıllar boyu oluşan kültür birikimiyle gerçekleşir.
D) Her yazar yaşamdan edinilen bilgi ve birikimle beslenir.

 Edebiyatımızın daha da gelişmesi için sanatçılar, işçinin, köylünün yaşamına daha çok katılmalı; oradan edinecekleri zengin izlenimlerle yeni yapıtlar oluşturmalı. Köy yaşamının verilmesinde son yıllarda bir ölçüde başarılı olunmuş; ancak işçi yaşamı henüz yeteri kadar ele alınmamıştır. Genç sanatçıların buna yönelmeleri çok yerinde olacaktır. Ancak, bu sorunlara eğilecek sanatçıların estetik titizliklerini artırmaları gerekiyor. Bu noktada açık verenler, ne topluma ne de edebiyata yararlı olabilirler.

10.Bu parçanın bütününde aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

A) Genç sanatçıların toplumsal sorunlara duyarsız kaldıkları
B) Estetik kaygıdan yoksun eserlerin, kalıcı olamayacağı
C) Sanat değeri tartışılan eserlerin, topluma yarar sağlamayacağı
D) Edebiyatın, toplumsal sorunları gündeme tutmada önemli bir işlevi olduğu

Ben zaten yazma isteği olan bir çocuktum. Sürekli yazıyordum. Üniversiteye gelince, Sait Faik’i tanıyınca çok sevdim. Bana yazma isteği, yazma coşkusu verdi. Öykülerini ezbere bilirdim neredeyse. Öykülerimde etkisi, izleri vardır elbette; dünyalarımızın çok ayrı olmasına rağmen…

11.Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Sait Faik’in öykücülüğünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
B) Öykülerinizde Sait Faik’in etkisi, izleri var mı?
C) Sait Faik’i ne zamandan beri tanıyorsunuz?
D) Okuma alışkanlığını çocuk yaşta mı edindiniz?

12. yüzyılda, süslenecek metinin içeriğiyle uyumlu minyatürler yapılmaya başlandı. Baskı makinesinin bulunuşuna kadar Avrupa’da çok güzel ve görkemli minyatürler yapıldı. Bundan sonra minyatür daha çok madalyonların üzerine portre yapmak için kullanıldı. 17. yüzyıldan sonra fildişi üzerine yapılan minyatürler yaygınlaştı. Daha sonra minyatür sanatına karşı ilgi azalmakla birlikte, dar bir sanatçı çevresinde geleneksel bir sanat olarak sürdürüldü.

12.Bu parçada minyatürle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?

A) Her zaman aynı nesneler üzerine yapılmadığından
B) Nitelik değiştirerek varlığını yüzyıllarca sürdürdüğünden
C) Kendisine duyulan ilginin zamanla azaldığından
D) Yapıldığı yüzyılı farklı özellikleriyle yansıttığından

 

Aylık güncelliği olan bir dergide yayımlanıyor yazılarım. Orta uzunluktaki bu yazılarda, bahsettiğim konuyla ilgili görüş ve düşüncelerimi ayrıntılara inmeden ortaya koyuyorum. Amacım okurlarımı bunaltmadan anlaşılmak olduğu için de konuşma dilinin sıcaklığı ve samimiyetinden faydalanmaya gayret ediyorum.

  13. Böyle konuşan bir sanatçının yazılarının türü aşağıdakilerden hangisiyle isimlendirilebilir?
A)   Anı
B)   Makale
C)   Söyleşi
D)   Eleştiri

I) Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanan bir şairimiz… (II) İkinci kitabıyla tekrar okuyucunun karşısında. (III) Açık ve yalın anlatımlı, kısa dizelerden oluşan şiirlere imza atmış. (IV) Sanatçının bu kitabındaki tüm şiirleri yine okuyucunun duyumsama ve düş kurma yetilerini harekete geçiriyor.

14.Bir şairden ve şiirlerinden söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, okurların beğenisini kazandığı üzerinde duruluyor.

B) II. cümlede, kimi ürünlerini bir araya topladığı belirtiliyor.

C) III. cümlede, şiirlerinin dil ve biçim özellikleri dile getiriliyor.

D) IV. cümlede, işlev yönünden önceki şiirleriyle benzerliği olduğu sezdiriliyor.

 

Doğuda dağlar kar altında yatarken bahar geldi dağlarına Ege’nin. Yeşille kucaklaştı toprak; dağ taş yemyeşil. Sanki papatya denizi Datça, göz alabildiğine uzanan. Bahar kokuyor her yer. Kırlar rengârenk çiçek…

15.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Doğanın kişileştirildiği

B) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldığı

C) Karşılaştırmaya başvurulduğu

D) Bahara özgü görüntülerin betimlendiği

Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi;

Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.

16.Bu dizelerdeki kişileştirme, aşağıdakilerden hangisinde yoktur?                 

A) Bir sarmaşık uyanıyordu uykusundan;

Geriniyordu bir eski duvarın sıvasından

 

B)Bir bulut geldi üstüne bahçenin,

Bütün ağaçların keyfi kaçtı.

 

C)Toros dağlarının üstüne

Ay, un eledi bütün gece

 

D) Ay, zeytin ağaçlarından yere damlıyordu;

Açtım avucumu altına tuttu.

17. Aşağıdaki dizelerden hangisinin yüklemi ad soylu bir sözcüktür?

A) Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım.

B) Bütün köy çocuklarını getirin buraya.

C) Yalnızlıktan açarlar kimse bilmez onları.

D) Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer.

Kişiyi, içinde yaşadığı toplumun değer yargılan biçimlendirir.

18.Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A) Özne – dolaylı tümleç – yüklem

B) Nesne – özne – yüklem

C) Nesne – dolaylı tümleç – yüklem

D) Dolaylı tümleç – özne – yüklem

19.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)Bu binanın planını Avusturyalı bir mimarla birlikte çizmişler
B)Müzenin bugünkü durumuyla ilgili bilgileri  bir önceki sayımızda yayımlamıştık
C)O gezide yıllardır görmediğim bir arkadaşıma rastladım
D)Buraya yeni bir yaya geçiti yapılacak

Dağlar ( ) taşlar ( ) akarsular çağlar boyu insanların kalplerinin derinliklerinde sakladığı gizli bir arzuyu anlatır ( ) Edebiyat arzusunu ( )

20.Yukarıdaki parçada parantezle gösterilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?

A) (,) (,) (.) (…)   B) (,) (,) (:) (.)   C) (,) (;) (:) (…)   D) (,) (,) (.) (.)

CEVAPLAR

1-A

2-A

3-A

4-C

5-D

6-D

7-C

8-B

9-D

10-C

11-B

12-D

13-C

14-A

15-B

16-D

17-A

18-B

19-D

20-B

  • Yazının Bağlantısı: Türkçe 2. Dönem Türkçe TEOG Denemesi (36)
  • Tarih: 14 Mart 2017
  • Yazının Kategorisi: Liselere Hazırlık Test ve Denemeleri (8. Sınıf)
  • Yazar:
  • Bu yazıyı RSS ile Takip Et
  • Diğer kaynaklarda arayın: Türkçe 2. Dönem Türkçe TEOG Denemesi (36)
  • Filtreleme Seçenekleri
    • Sınıf Seçiniz

    • İçerik Türü Seçiniz

    • Sınav Türü Seçiniz

    Ana Menü