Topraklarından Sürülen Kızılderililer
19. yüzyılda Kızılderililer’in içinde bulunduğu şartlar durmaksızın kötüye gitti. Toprak işgal etmeye ve kendilerini rahatsız eden kolonlar tarafından katledilmeden önce Apalaş Dağları’nın diğer tarafına itildiler. Beyazlar onları modern uygarlığa uyum sağlayamadıklarından ötürü kınıyordu. Batı’ya doğru ilerleyiş ve demiryolu ağının yayılması, prensip olarak Kızılderililer’e ayrılan topraklara haksız yere el konmasına katkıda bulundu. Öncüler için Kızılderililer ve güneybatıda yerleşen Meksikalılar önemli değildi. Amerikalılar’a düşen, bu geniş toprakları kendilerine mal etmek ve onları değerlendirmekti.
Özel girişimler olan demiryolu şirketleri 1862’den itibaren, kıtayı bir uçtan bir uca geçen bir hat inşa etmek için federal hükümetin kendilerine bağışladığı topraklardan faydalanmadılar. Şirketler bu topraklan, birlik tarafından kendilerine toprak bağışlanmayan çiftçilere satıyor veya kiralıyorlardı. Kızılderililer git gide dışlandılar. Direnmeyi deneyip silahlandıklarında, savaşlar onlar için daha öldürücü oluyor, haklan ve topraklan bakımından daha belirgin kısıtlamalarla son buluyordu. Pek çok Amerikalının hatalarını kabul edip, Amerikan topraklarının ilk sahiplerini korumayı kabullenmesi için 19. yüzyılın sonunu beklemek gerekiyordu.
Gözyaşı Yolu
Kızılderililer -dilini yazıya dökebilmek için bir alfabe hazırlayan Cberokee Sequoyah gibi- beyazların davranışlarına uyum sağlamaya çalıştılar. Ama boşunaydı. Georgia eyaletindeki bir davadan sonra Cherokee Kızılderilileri 1830 ile 1837 yılları arasında Mississippi’nin öbür yakasına, daha sonra Oklahoma olan Kızılderili topraklarına sürgüne zorlandılar. Böylece, ordunun denetiminde 18.000 Cherokee topraklarını terk etti ve zorlama sürgün için “gözyaşı yolunu” tuttu.