Şehirler uyurken milyonlar erken uyanıp yollara dökülmekte. İlkin ara sokaklardan caddelere ardından da ana caddelere akan bir insan kitlesi. Sessiz ancak gittikçe kalabalıklaşan. Bunlar, hafta içi hafta sonu ayrımı yapmaksızın bırakalım zihinsel yorgunluğu fiziksel yorgunluk bile giderilememişken makina gibi hareket etme gerekliliği algısı oluşturulan öğrencilerimiz.
Bu şekilde yol alınamaz. Mutlak şekilde alınamaz.
Bu yoğunluk ve yorgunlukla verim alınamaz.
Bedenin fiziki işlerde yorulması beklenebilir bir durumdur ve beden, son enerji zerresini de kullanabilir ancak zihinsellik gerektiren durumlarda beyin, dinlenmeli, soluklanmalı, rahatlamalı, bir konu üzerine net ve derin bir şekilde odaklanmalıdır ki hedeflenene ulaşılabilsin.
Ancak haftanın yedi günü milyonlarca çocuk ve genç birbiri ardına sıralanmış sıra dizilerine sıralanıp bilişe, gelişimi, topluma, kültüre, sanata hiçbir katkısı olmayacak çoktan seçmeli soruların netlerini arttırkmak için emek vermektedir.
Kısır bir emek.
Vahim bir yanılgı.
Artık bu ezber, sıralayıcı, insan doğasına ve gelişimine uygun olmayan, ülkenin tam anlamıyla gelişimini engelleyen bu eğitim zihniyeti ve uygulamasından vazgeçmek gerek.
Her geçen günün hedeflerle gerçeklerin uzaklaştığı ve potansiyelinin eridiği bir süreçteyiz. Amaç ne PISA ne de başka bir ölçekte derece yapmak.
Amaç sadece özgün, üretken süreçler doğurtan, bireysel ve toplumsal gelişimi geliştirecek, bilime, kültüre, sanata vs’ye katkı sunacak bir duruma dönüşmemiz gerekir.
Daha güneş doğmadan, uykusuna doyamamış, kahvaltı yapacak zamanı ve iştahı olmayan milyonlarca öğrenciyi dört duvar arasına bir şeyler ezberletmek için doldurmayalım.
Artık bilgiye ulaşmanın bir sesli aramadan ibaret olduğu bir çağda saatlerce yazı yazmayı dikte etmenin devri sanırız kapandı.
Birbirinden farklı yetenek ve ilgideki bireyi tek ve ezber bir sistemle yetiştirmek bilişsel bir intihar olur ve özkaynakların nitelikli kullanmasını engeller.
Sözün özü bu.
Aydın MERAL
28 Kasım 2017