Evreni Oluşumu ile İlgili Masallar Ve Efsaneler
Babil’de Dünya bir cinayet sonucu doğmuştur: Öfkeden deliye dönen Marduk, bir gün Tiamat’ın vücudunu bir midyeyi açar gibi ikiye böler. Parçalardan biri gökyüzünü, diğeri yeryüzünü meydana getirir. Eski Mısır’da Dünya bir baba sevgisi sonucu olarak doğmuştur. Hava tanrısı Şu annesi Nut’u yavaş yavaş çok nazikçe kaldırarak topraktan ayırır ve böylece dünyayı yaratır. Hıristiyanlar’a göre Dünya büyük, muazzam bir boşluktu, karanlık ilkel okyanusu örtüyordu. Tann’nm bir sözü yeterli olmuştu: “Işık olsun, ve ışık oldu.” O zaman Tanrı ışığın iyi bir şey olduğunu farketti.
Masallarda, gökyüzü çoğunlukla, muazzam bir kubbedir, yıldızlar da bazı kiliselerin tavanına çizildiği gibi bu kubbeye çizilmiştir. Eski çağlarda bazdan u kubbenin bir çeşit sıvıdan oluştuğunu, havamn basıncının bu suyun akmasını engellediğini; gemilerin orada sakin bir denizde gider gibi ilerlediğini ve yalnızca kuşların yukarıdaki bu okyanusa giden yolu bildiklerini düşünüyordu, insanlar, uygarlıklarına göre, gökyüzünü, kullandıkları günlük eşyalardan esinlenerek tanımlıyorlardı: Kubbe, gölgelik, çan, sapı çevresinde dönen şemsiye, çadır veya kaplumbağa.
Oysa, meslekleri insan topluluklarını incelemek olan etnologlar, folklorik inançların çok azında gökyüzü, üzerinde yıldızların parıldadığı bir örtü olarak kabul edildiğini belirtiyorlar.
Buna karşılık, Güneş, Ay, yıldızlar ve meteorlar her çağda yazarlara esin kaynağı olmuş ve pek çok batıl inanç ve âdetin ortaya çıkıp benimsenmesine neden olmuşlardır. Bu yıldızlar insanların hayatında her zaman yer alırlar ama dünyayı küreselliği içinde tanımlayan sanatçı çok azdır. Hindistan’daki Jaina topluluğunun desenli el yazmaları bir istisnadır. Dinleri Jainism, Hinduizm’in M.Ö. VI. yüzyıla kadar uzanan bir koludur. Jaina’nm evren ile ilgili kavramları resimli astronomi kitaplannda yer
almıştır. Dünya, loka, üç dünyadan meydana gelir. En üstteki dünya, urdhva-loka, gökyüzü dünyasıdır, yedi kat gökten oluşur: Ortası şişik bir davula benzer.
Ortada bulunan yeryüzü dünyası, madhya-loka, hep karşıdan gözüktüğü gibi resmedilir, daire şeklindedir, bir diske benzer. En altta olan dünya, adhdloka, cehennem dünyası; yedi kat olan bu cehennem üst üste konulmuş yedi şemsiyeyi andırır.
Gökyüzü Bir Kadındır
Eski Mısır gök tanrıçası Nut, çoğunlukla (yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi) vücudu yeryüzünü bir kubbe gibi saran, yeryüzüne ancak el ve ayak parmaklarının ucuyla dokunan, oğlu Şu’nu kendisine destek olduğu bir kadın.
Güneş, Bir Erkek
Her sabah akrep adamlar doğu kapısını açar açmaz Sümerliler’in Güneş tanrısı Şamaş, dağa tırmanıp gökyüzüne doğru yükselir. Akşam tekrar dağa iner ama bu kez batı kapısından dağın içine
Gökkuşağı Bir Yılandır.
Avustralya’daki bazı kabilelere göre “Büyük Yüan”, gökkuşağı, Dünya’nın yeniden varoluşunu, insan soyunun verimli oluşunu sağlayan efendidir. Deniz kabuklarının
gece, denizin yakamozları, su damlalarında oynaşan güneş ışınlan, bunların hepsi bu yılanın sembolleriydi.
Dünyanın Yaradılışı
Hindular’a göre Dünya Vişnu’nun göbeğinden yükselen bir lotusun içinde doğmuştur.
Kozmik Adam
Kozmik adam Jaina’nın göbeğinde, dünyayı temsil eden bir daire vardır. Onun üzerinde tanrıların yaşadığı yedi kat gökyüzü, altında ise yedi kat cehennem bulunmaktadır.
Dünyanın Ekseni
Jaina dünyasının ortasından Meni Dağı yükselir, gökyüzü bu dağm etrafında döner.