Kıbrıs: Ortadoğu’nun kapılarındaki Avrupa
Bir bölümü volkanik topraklarıyla, dalma-batma kuşağının ortasında olması nedeniyle büyük ölçüde deprem tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kıbrıs, acılı ve karmaşık bir dünyayı simgeler. Ada 1974’ten beri iki parçaya bölünmüştür: kuzeyde Türkler (ada nüfusunun yaklaşık yüzde 19’u [1990]) Gime ve Gazi Magosa’nın verimli topraklarını ellerinde tutarlar; güneyde Erenköy-Lefkoşa-Gazi Magosa hatanın ötesinde, adanın daha büyük ve dağlık bölümünde Rum ahali (yüzde 81’e yakın) yaşar. Kuzeyde tek yanlı olarak özerk bir devletin kurulmasını yalnızca Türkiye desteklemekte; Birleşmiş Milletler (BM) sadece Lefkoşa hükümetini tanıma konusunda, yıllardır süren fiilî duruma rağmen direnmektedir. Aslında Kıbrıs sorunu hep gündemde kalmıştır ve yalnızca Türkiye ile adanın değil, Türkiye ile Yunanistan’ın ve AET’nin (her iki devlet de AET’ye ekonomik ve diplomatik açıdan büyük tavizler vermektedir) ilişkilerini de bozmaktadır.
Doğası biraz verimsiz, güneyin yarı dağlık, kıyılarının girintili çıkıntılı, verimli ovalarının dar olması ve Akdeniz iklimine (genellikle yazın su sıkıntısı çekilir) karşılık, adanın kozları vardır. Bunlardan en önemlisi Doğu-Akdeniz’deki konumudur. 1970’li yıllardan ve Lübnan bunalımından bu yana Kıbrıs, Ortadoğu’nun gerçek bir kavşak noktasına dönüşmüştür. Kıbns, çoğunlukla Avrupa ile Arap dünyası arasındaki siyasal bağı kuran (hatta Lübnanlılara ek olarak Filistinli mültecileri bile kabul eden) bir « köprü »dür. Kıbrıs, Ortadoğu ticareti için gerekli hizmetleri geliştirerek (bankacılık ve o-telcilik sektörleri, basın), Beyrut’un etkinliklerinin uzantısı olarak önemli iktisadî çıkarlar sağlamaktadır. Son yıllarda e-konomik büyüme istikrarlı olmuştur. Adanın Türk bölümü aslında bu büyümeden pek yararlanmamıştır. Daha çok kırsal kesim ağırlıklı olan Türk bölümündeki halk modern pazara pek uyarlanamamış bir tarımla uğraşmaktadır. Buna karşın Türk kesiminde yeni üniversitelerin kurulması ve dünyanın birçok yerinden öğrencilerin bu okulları tercih etmesi Türk kesimine yeni bir çehre getirecek midir, henüz belli değil. Kıbns ‘ı dünyanın 15 büyük üreticisi arasına sokan 8 000 tonluk amyant üretimi dışında birçok maden zenginliği vardır. Güneydeyse tersine, sanayi ve hizmet sektörü ihracata dönük olarak gelişmiştir: a-yakkabı (yaklaşık 8 milyon çift) veya tarıma dayalı gıda sanayileri gibi. Hizmetler sektörü, Lübnan’a yakın olmanın ve özelliklede -son yıllarda- büyük bir turizm patlamasının nimetlerinden yararlanmaktadır: otelcilik ve deniz sayfiye altyapıları, tarımsal zenginlikler ve « benzersiz bir güneş » GSMH’nin yüzde 20’ye yakın bir bölümünü sağlar.
Adanın Rum kesiminin ikinci bir kozu da ekim 1987’de Avrupa Topluluğu (AT) ile imzalanan Gümrük Birliği Antlaşmasıdır.